FİBROMİYALJİ

Yaygın vücut ağrısı, uyku bozukluğu ile giden kadınlarda daha sık görülen ve yaşam kalitesini ciddi oranda bozan bir hastalıktır. Fibromiyaljide tanı kriterleri;

Amerikan Romatoloji Derneğinin belirlediği dokuz çift hassas noktadan 11 tanesinin basmakla hassas bulunması hastalığın tanısı için önemlidir. • 3 aydan uzun süren yaygın vücut ağrısı vardır. Ağrı ana belirtidir. Kaslarda ve eklemlerde hissedilen ağrı günden güne, haftadan haftaya değişebilir. Ağrının yeri vücudun farklı yerlerinde dolaşma eğilimi gösterse de en sık boyun, bel, kollar, göğüs, kalça ve bacaklarda hissedilir. • Ağrı özellikle kötü uyku, soğuk ve nemli havalar ve psikolojik stresle, mekanik yüklenmelerle artabilir. • Boyun, omuz, diz, dirsek veya kalçalarda, uylukta duyarlılık olabilir. • Hasta uykudan dinlenememiş olarak kalkar. • Sabahları ve günün ilerleyen saatlerinde yorgunluk, • Gerilim veya migren tipi baş ağrısı, başta sersemlik hissi olabilir. • Konsantrasyon güçlüğü, • Eller, kollar, ayaklar, bacaklar veya yüzde hissizlik veya karıncalanma hissedilebilir. • Karın ağrısı, şişlik, kabızlık, ishal gibi mide-bağırsak sistemiyle ilgili şikayetler olabilir. • Adet öncesi gerginlik, ağrılı adet dönemleri • İdrara sık çıkma görülebilir.

Bu şikayetlerin hepsi aynı anda görülmeyebilir, belirtiler kişiden kişiye farklılık gösterir. Ancak kas ve eklem ağrıları, dinlendirmeye uyku ve yorgunluk en sık görülen şikayetlerdendir. Fibromiyalji tedavisi oldukça güç bir hastalıktır. Hastanın yaşam tarzında ihtiyaç hissedilen noktalarda ciddi değişiklikler yapmak gerekebilmektedir. Bu süreçte hasta ile hekim tam iş birliği yapmalıdır. Hastanın rutin kan tetkikleri genellikle normaldir. Hastanın aile ve çevresi tüm tetkiklerin normal gelmesinden dolayı çoğunlukla şikayetlerin hasta tarafından abartıldığı düşünür.Vücudundaki ağır metal yüklenmelerini, bağırsak florasının durumunu, mineral ve enzim eksikliklerini tespit etmek için vegatest yapılır. Vegatest sonucuna göre ağır metal yüklenmesi varsa şelasyon yapılır. Bağırsak florası bozukluğu varsa düzeltilmesi için sağlıklı beslenme programı ve gerekirse probiyotiklerin kullanımı sağlanır. Enzim ve mineral eksiklikleri tespit edilmişse eksikler yerine konur.

Hastaya sağlıklı bir beslenme ve düzenli egzersiz programı düzenlenmesi, yeterli su içmesi, yeterli istirahat etmesi ve kaliteli uyku uyuması sağlanmalıdır. Tedavide egzersiz çok faydalıdır. Özellikle germe ve gevşeme egzersizleri, solunum egzersizleri, yürüyüş, yüzme ve bisiklete binme çok yararlı olmaktadır. Fibromiyalji kronik bir rahatsızlıktır. Kişide yaygın vücut ağrısının ve uyku bozukluğunun oluşmaması için seratoninin seviyesinin yeterli seviyede olması çok önemlidir. AKUPUNKTUR, NÖRALTERAPİ, OZON ve BİOFOTON uygulamaları ile kişinin seratonin seviyesi biyolojik sınırlarda yeterli düzeye gelir. Böylece doğal ve kalıcı bir iyileşme sağlanır.

NÖRALTERAPİ fibromiyaljide en temel tedavi metodur, Hastada tespit edilen ağrılı noktalara enjeksiyon ardından germe ve gevşeme egzersizleri, lenfatik sistemin düzenlenmesi ve drenajı, segmental tedavi, ganglion tedavileri ve bozucu alanların tespiti ve tedavi edilmesi ile kişinin nörovegatatif sistemi düzenlenir ve kronik ağrı ortadan kalkar. Fibromiyaljili hastalarda uykusuzluk sebebi hormonal disfonksiyon olduğu, stresin kortizon üzerindeki etkisi ve melatonin düzeyinde ciddi değişikliklerin olduğu tespit edilmektedir. NÖRALTERAPİ yaklaşımı ile hormon ekseni başta olmak üzere, organların yansıma ve head zonlarındaki disfonksiyonların regüle edilmesi yoluyla, kaliteli bir uykunun sağlanması gerçekleşebilecektir. Stresin azaltılması ve uyku kalitesi arttırılmasında BİOFOTON tedavisi de önemli katkılar sağlar.

OZON uygulaması; damardan alınan kana ozon verildikten sonra tekrar aynı kanın hastalara geri verilmesi şeklindedir. Ozon dokularda oksijenlenmeyi artırmakta ve serbest radikallerin ortamdan uzaklaşmalarını sağlamaktadır. Böylece vücut toksinlerden arınır ve asiditesi düzelir. Bol su içmek ve şelasyon tedavisi de buna katkıda bulunur. Sonuç olarak fibromiyalji sendromunda nöralterapi başta olmak üzere pek çok tamamlayıcı tıp metodunun kullanıldığı, hekim ile hasta ve hatta hastanın yakın çevresinin işbirliği ile bir takım ruhuyla yürütülen, yaşam tarzını ve alışkanlıkları düzenlemeyi de kapsayan bir tedavi programı başarılı olmaktadır. Bu şekilde düzenlenmiş bütüncül yaklaşım hastayı ağrılarından kurtarır ve yaşam kalitesini arttırır. Aksi taktirde hasta kronik ağrı kesici, anti-depressan ve daha ağır santral nörolojik etkili ilaçları bir ömür boyu almak zorunda kalır.